Bu hafta size biraz mutluluk ve ümit katmak istiyorum. Bu nedenle eski seyahatlerime beraber yolculuk yapalım istedim. Geçtiğimiz yaz portakallar diyarı Finike’de keyifli bir tatile çıktım.
Yakın dostlarım Finike’de bulunan Turkuaz Köy isimli otelin, bir portakal bahçesinde kurulduğundan çok bahsetmişti. Doğa ile baş başa bir tatil istersen mutlaka gitmelisin dediler. Bende Finike’yi keşfetmek üzere merakla yola çıktım.
Öncelikle Finike Limanında bir tur attım. Deniz suyunun rengi mavi ve yeşil renk tonlarının buluşmasıyla birlikte çok berrak görünüyordu ve daha gelir gelmez Finike beni etkilemişti.
Arabayla portakal bahçelerinin arasından otele doğru giderken, mis gibi portakal kokuları geliyordu. İstanbul’dan sonra benim için çok keyifli bir manzaraydı. Bahçeye vardığımda arabayı iki ağacın arasına park edip, valizlerimi çıkarmak üzere arabadan indim. Bahçede çalışan güzel hanımlar beni gülümseyerek karşılayıp, valizlerimi aldılar.
Masalsı nehir manzarasına kendimi bir an için öyle kaptırmıştım ki, bahçenin sahibi Celal Bey’in ‘Hoşgeldiniz’ dediğini sonradan fark ettim. Tüm çalışanların güler yüzlü, samimi misafirperverlikleri eşliğinde biraz bahçe hakkında bilgi aldım ve beni odama yerleştirdiler.
Odam nehrin tam üzerinde konumlanmıştı. Balkon kapısını açtığımda, Nehir sularının sessizce akıp gittiğini ve suyun içindeki canlıların aynı sessizlikle berrak suda yaşadığını gördüm. Bol temiz hava ve huzuru harika doğa manzarasında bulmuştum. Bahçedeki tatlı hanımlara seslenip odama çay istedim. Bir termosun içinde tazecik çayım geldi. Terastaki masalsı manzara eşliğinde yazı yazmaya başladım. Zaman çok güzel geçiyordu ve doğanın sakinliği bana terapi gibi gelmişti. Nehrin üzerinde platformlardan ufak bir havuz vardı. Elimi suya değdiğimde buz gibi olduğunu fark ettim. Finike’nin havası sımsıcaktı ama bununla beraber nehrin soğuk suyu bir doğa harikası olmalıydı. Akşamüstü terasım serinlediğinde portakal bahçesinde güzel bir yürüyüş yaptım. Gece temiz havadan dolayı çok güzel uyumuştum. Sabah dışarı çıktığımda bahçedeki hanımların harika bir köy kahvaltısı hazırladığını gördüm. İstanbul dan geldiğim için bu kahvaltı benim için dayanılmazdı. Benim için Bahçedeki narlardan taze meyve suyu sıkmışlardı. Kahvaltıdaki zeytinlerden mis gibi zeytinyağı kokusu geliyordu. Nehrin kenarında bu harika kahvaltının tadını çıkardım. Öğleden sonra bahçeye çok yakın mesafede bulunan Limyra Antik kentini keşfetmeye gittim. Antik kentin içinden Limyra Nehri geçtiği için tarihi eserleri suyun içinden izleme şansına sahipsiniz.
Şimdi gözlerinizi kapatın ve bir an için kendinizi bu harika Portakal Bahçesinde hayal edin. En yakın zamanda güzel günlere kavuşmak dileğiyle. Sevgilerimle..
Yorum yazarak Gazete Grafiti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Grafiti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Grafiti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Grafiti değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Gazete Grafiti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Grafiti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Grafiti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Grafiti değil haberi geçen ajanstır.