Güzel bir projeniz yoksa kimse size itibar etmez

Cumhuriyet Halk Partisini yönetmeye talip olmak da, ülkeyi yönetmeye talip olmak da aynı derecede hassas ve incelikle planlanmış bir proje olmalıdır, tıpkı 100 yıl önce olduğu gibi. Sabanla yapılan tarım faaliyetlerinden, çobanlığa emek yoğun bir üretim biçiminden sanayi dünyanın ilk 20 ekonomisinden birisi haline gelmesi işte bu projenin ürünüdür.

Topraklarının güvenliğini sağlamaktan, komşu ülkeleriyle paktlar kurmaya dünya barışıyla ilgili önderlik etmekten, kültür ve sanat dünyasının zenginleşmesini sağlamak için neler yapılacağına kadar hepsi bir proje. Hele tüm bunları gerçekleştirecek insanları yetiştirmek için ayağı çıplak, başı kel Anadolu çocuklarına eğitim vermek ne büyük projedir değil mi?

Şimdi soruyorum değerli dostlar, milletvekillerimizden, belediye başkanlarımıza, meclis üyelerimize, örgüt yöneticilerimize eleştirdiğimiz sisteme karşı hangi toplumsal muhalefeti geliştiriyoruz? Bırakalım düze üyeyi, kendi yöneticisine hesap veremeyen il başkanı ve onun güç odaklarıyla birlikte yazdığı kurultay delegeleriyle neyi değiştireceğiz?

Size “Belediye başkanları siyaset yapmasın” saçmalığından bahsetmeyeceğim, hele hele “belediyede çalışanlar yönetimlere girmesin” saçmalığından hiç bahsetmeyeceğim. Belediye başkanı da en az bizler gibi siyaset yapabilmeli, belediye çalışanı da yönetime girebilmeli. Bir deli bir kuyuya taş atmış kırk akıllı çıkartamamış belediye başkanının siyasetle uğraşması bir sorun değildir. Siyasi Ahlaksızlık yapması bir sorundur! Bunları bilahare yazıp çizeceğiz. Ancak biz yine güzel projemize dönelim.

Özgür Özel ile ilgili dün bir paylaşım yaptım altına partili olmayan arkadaşlarım daha çok yorum yazmış. Az sayıda partili arkadaşımın yorumu içinde benim paylaşımıma anlam veremeyen Sevgili Gazi’nin yorumu çok değerliydi.
Değerli Dostlar, 5 dönem vekillik yapmış ve parti yönetiminde yıllarca görev almış, son genel başkanın yanında partinin bu gün içinde bulunduğu koşulların yaratılması için elinden gelen çabayı harcamış bir insana destek vererek bir değişime nasıl destek olunur. Asıl merak ettiğimiz burasıdır değil mi? Soruna Kemal Kılıçdaroğlu üzerinden bakarsanız Özgür Özel veya Örsan Öymen’i tartışır dururuz. Ve ne yazık ki Kemal Kılıçdaroğlu’nun biz Cumhuriyet Halk Partisine üye olan ve oy veren tabanın arzu ettiği değişimi gerçekleştireceğini düşünmüyorum. Ancak tüm her şeyin basit bir değişim motivasyonuyla gerçekleşeceğini biliyorum. Bildiğim bir gerçek varsa o da hiçbir ZÜBÜK böylesi dönemlere ayak uyduramayacaktır. Aynı şekilde rüşvetle mevki makam sahibi olan SİYASET TÜCCARLARI değişimlerde toz gibi dağılıp gideceklerdir. Aşiretçilik, mezhepçilik, mikro milliyetçilik bu tür devirlerde pek işe yaramaz. Değişim başladı mı akıl, emek bir amaca odaklanır.

Cumhuriyet Halk Partisi geleceği kucaklayacak kadrolara sahip, yegane partidir. Birilerine inat, geleceği görebilen, omurgası sağlam, ahlaklı üyeleri nasıl ilçe yönetimlerini seçerken ilham verici tercihler yaptıysa, şimdi de il ve genel merkezde benzer bir değişime destek verecekleri açıkça ortadadır. Tam da bu noktada bizleri cesaretlendirecek en önemli konu adaylardan çok felsefemizi ve yöntemlerimizi tartışacak oluşumuzdur.
Şairin dediği gibi
“…Bizi bir başımıza bıraksalar,
tarafgirlik, cehalet
ve çok konuşmaktan başka müsbet
bir hayat kuramayız…”